Beylikdüzü, İstanbul
0552 491 99 27
info@tellmeinn.com

Çocuk ve Kaygı

Çocuk ve Kaygı

Kaygı, korku ve endişe gibi özellikler, doğuştan getirdiğimiz ve bizi çevremizdeki tehlikelere karşı uyaran gerekli ve faydalı düzeneklerdir. Ancak, bu duygular yaygın, aşırı ve kontrol dışı bir hal aldığında, yaşam kalitemizi düşürür ve günlük işlevlerimizi yerine getirmemizi engeller. Bu durumda, kaygı bozuklukları olarak isimlendirilen bir grup psikiyatrik bozukluk ortaya çıkar. Çocukluk ve ergenlik döneminde de yetişkinlik çağındaki gibi kaygı bozuklukları gözlemlenebilir.

Çocukluk çağında kaygı ve endişe kaynakları ile gösterdikleri belirtiler, erişkinlerden farklılık gösterebilir. Çocuklar, normal gelişim sürecinde bir takım korku ve kaygılar yaşayabilirler. Ancak, bunlar genellikle geçici niteliktedir ve çocuğun hayatını fazla etkilemezler. Eğer bu kaygı ve korkular, beklenilen yaşta hala devam ediyor ve çocuk ile ailesinin hayatında zorluklara yol açıyorsa, kaygı bozukluğundan bahsedilebilir.

Tüm çocuklar yaşamlarının belirli dönemlerinde bazı korkular yaşarlar ve bu durum genellikle gelişimin normal bir parçası olarak değerlendirilir. Ancak, korkuların kalıcılık göstermesi, çocuğun korktuğu şeyle ilgili aşırı takıntılı olması ve normal aktivitelerini engellemesi durumunda, korkular normal dışı olarak değerlendirilmelidir. Örneğin, iki yaşındaki bir çocuğun tuvalete oturmaktan korkması normaldir, ancak sekiz yaşında bir çocuğun böyle bir korkusunun olması mantık dışıdır. Ergenlik döneminde ise, basit korkuların yanı sıra kapkaççılar, yeni ortamlar (liseye, üniversiteye başlamak, vb.), savaş, boşanma ve cinsel ilişkiler gibi konularda da korkular yaşanabilir. Tetikleyici bir olay sonrasında da korkular gelişebilir. Stres dönemlerinde (örneğin taşınma, boşanma, aileye yeni bir bebeğin katılması gibi) korkular artabilir. Bazı çocuklar diğerlerine kıyasla çeşitli nesnelere karşı daha fazla korkulu olabilirler ve bu genellikle çocuğun mizacından kaynaklanır. Ayrıca, aşırı kaygılı ya da korkulu, olaylar karşısında aşırı tepki veren anne-babaların çocukları da benzer durumlarda benzer tepkileri gösterme eğiliminde olurlar.

Kaygı her zaman, her koşulda görülebilen ve genellikle fizyolojik belirtilerin eşlik ettiği tedirginlik biçiminde hissedilen duygusal yaşantılardır. Çocuklar normal gelişim sürecinde de bir takım korku ve kaygılar gösterebilirler. Kaygı bozuklukları, belirtilerin yoğun olarak yaşandığı alanlara göre farklı şekillerde isimlendirilir. Bununla birlikte, değişik kaygı bozuklukları hem erişkinlerde hem de çocuklarda sıklıkla bir arada bulunabilir.

Kaygı bozuklukları olan çocuklar ve ergenler, yoğun korku, endişe veya tedirginlik hali içerisinde olurlar. Bu durum uzun bir süre devam edebilir ve yaşamlarını önemli ölçüde etkileyebilir. Erken tedavi edilmediğinde şu sorunlara yol açabilir:

– Okul devamsızlığında artış veya okulu bitirememe
– Yaşıtlarıyla sağlıklı ilişki kuramama
– Özgüven eksikliği
– Alkol veya uyuşturucu kullanımı
– Çalışma koşullarına uyum sağlamakta zorlanma
– Yetişkinlikte kaygı bozukluğu gibi sorunlara yol açabilir.

Kaygı bozuklukları, belirtilerin yoğun olarak yaşandığı alanlara göre farklı şekillerde isimlendirilirler. Ancak, değişik kaygı bozuklukları hem erişkinlerde hem de çocuklarda sıklıkla bir arada bulunabilir.

Ayrılık Kaygısı

Ayrılık kaygısı bozukluğu olan çocuklar, anne, baba veya sevdikleri diğer insanlardan ayrı kalmakta zorlanır veya bu kişileri kaybetme endişesiyle yoğun bir endişe yaşarlar. Küçük çocukların annelerine bağlılık göstermeleri ve yalnız kalmak istememeleri doğal bir davranıştır. Ancak, çocukların 4-5 yaşlarından sonra anneden ayrı kalabilmeyi öğrenmeleri ve buna uyum sağlamaları beklenir. Ayrılık kaygısı (AK) olan çocuklar, okul çağına geldiklerinde bile anneleriyle yatmaya, adeta annelerini takip etmeye ve onlardan ayrı kaldıklarında büyük bir sıkıntı ve huzursuzluk yaşamaya, hatta ağlayarak tepki göstermeye devam ederler. Bu durum, çocuğun özellikle okula devam etmesini zorlaştırdığı gibi sosyal ilişkilerde ve aile yaşantısında ciddi zorluklar ve kısıtlamalara neden olabilir. Ayrılık kaygısı bozukluğu, depresyon, mutsuzluk, kendini soyutlama veya aile bireylerinden birinin ölebileceği korkusu ile birlikte seyredebilir.

Sosyal Kaygı Bozukluğu (Sosyal Fobi)

Sosyal kaygı bozukluğu olan çocuklar, yabancı oldukları veya fazla tanımadıkları ortamlarda veya kendi evlerinde yabancı kişilerle iletişim kurmakta zorlanma, çekingenlik, ürkeklik gibi davranışlar sergilerler. Bu çocuklar aynı zamanda sosyal ortamlarda kendilerini kaygılı, endişeli hissederler ve heyecan, titreme, kalp çarpıntısı, terleme gibi kaygıyla ilişkili bedensel belirtiler gösterebilirler. Sosyal fobisi olan çocuklar, insanların yanında komik duruma düşecek bir davranış sergilemek ya da hata yapmak ve herkese rezil olmakla ilgili aşırı bir kaygı yaşarlar. Sosyal ortamlara girmek istemezler ya da girseler bile çabuk terk ederler. Sosyal fobisi olan bir çocuk, sınıf içinde veya topluluk önünde konuşmakta, yaşıt oyunlarına katılmakta, toplum önünde yemek yemekte veya tuvalete gitmekte önemli zorluklar yaşayabilir. Bununla birlikte, sosyal fobisi olan çocuklar, evde kendi anne babalarıyla veya yakın arkadaşlarıyla birlikteyken genellikle normal davranışlar sergilerler. Eleştirilebilecekleri veya başkaları tarafından acımasızca yargılanabilecekleri düşüncesi, sosyal fobisi olan çocuklar ve ergenler için dehşet vericidir. Fobileri olan gençler, korktukları durumlardan veya objelerden kaçınmaya çalışacaklardır, bu da yaşamlarına büyük ölçüde kısıtlamalar getirecektir. Belirtilerden de anlaşılacağı gibi, sosyal fobi, çocuğun özellikle sosyal hayatında önemli kısıtlama ve mahrumiyetlere yol açan bir sorundur ve tedavi edilmediği takdirde sıklıkla yetişkin yaşamında da devam eder.

Özgül Fobiler

Özgül bir nesne veya durumdan kaynaklanan aşırı ve anlamsız korku, özgül fobileri tanımlar. Korkulan durum veya nesne ile karşılaşıldığında ortaya çıkan kaygı tepkileri belirgindir. Kişi korkunun aşırı veya anlamsız olduğunu bilse de, bu durumlarla karşılaşmamak için kaçınma davranışına girer. Korkulan durum veya nesneyle karşılaşma ile ilgili kaçınma, korku veya kaygılı beklenti, günlük işlevselliği veya toplumsal yaşamı belirgin ölçüde bozar. Çocuklarda sıklıkla görülen özgül fobiler, özellikle hayvanlar (kedi, köpek, kuş, sinek, böcek, yılan vb.) olmak üzere karanlık ve kalabalık ortamları içerebilir. Çocuklar, korkulan durum veya nesneyle karşılaştıklarında aşırı kaygı, ağlama, huysuzluk gösterme, donakalma, sıkıca anne-babalarına sarılma gibi belirtiler sergileyebilirler.

Okul Fobisi

Okul çağındaki çocuklarda sıkça görülen okul fobisi, çocuk, aile ve okul açısından önemli zorluklara yol açan bir sorundur. Okul fobisi olan çocuklar genellikle aynı zamanda ayrılık kaygısı yaşayan çocuklardır. Okul fobisi, genellikle okulun ilk yıllarında ortaya çıksa da ergenlik yaşlarında da görülebilir. Okul fobisi olan çocuklar, okulda veya evde yaşadıkları stresli durumlar olduğunda bazen ani başlangıç gösterebilirler, ancak genellikle okula gitme saatinde huzursuzluk belirtileri gösterirler. Baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı gibi bedensel yakınmalar ve okula gitmemek için değişik bahaneler dile getirme gibi davranışlar sergileyebilirler. Bazı çocuklar, okula gitmeyi açıkça reddeder ve zorlanmaları halinde ağlama, kendini yere atma veya kriz geçirme gibi tepkiler gösterebilirler. Bazı durumlarda ise çocuklar, okula gitme konusunda bir zorluk yaşamazken okula gittiklerinde sınıfa giremez veya okulda yalnız kalamazlar.

Yaygın Kaygı Bozukluğu

Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklar, sürekli huzursuz, kaygılı, gergin, çabuk öfkelenen, sinirlenen veya rahat edemeyen çocuklardır. Bu çocuklar aynı zamanda aşırı alıngan ve kaygılıdırlar. Gündelik yaşamdaki sıradan olaylar veya haberlerde karşılaştıkları bir kaza haberi bile onları kaygılandırıp huzursuz edebilir. Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklar, kendilerinin, ailelerinin ve hatta arkadaşlarının güvenliği, sağlığı gibi konularda aşırı duyarlı ve kendilerinden beklenilenin üzerinde sorumluluk sahibi gibi davranabilirler. Bu tür çocuklar, çevreleri tarafından sıklıkla olgun, yaşından büyük davranan, mükemmeliyetçi çocuklar olarak tanımlanırlar. Bu düşünce ve yaklaşımlar, çocukların kaygılı kişilik özelliklerinin aile ve çevre tarafından pekiştirilmesine yol açabilir. Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklarda uyku ve dikkat bozuklukları, baş ağrısı, karın ağrısı gibi çeşitli bedensel şikayetler de sıklıkla görülebilir. Bu çocuklar, aile içi ve sosyal ilişkilerde, gündelik yaşamda önemli zorluklar yaşarlar ve zamanla hayat onlar için çekilmez bir yük haline gelebilir.

Panik Bozukluk

Panik bozukluk, tekrarlayan sık panik atakların olduğu bir kaygı bozukluğudur ve sadece yetişkinleri değil, çocuk ve gençleri de etkileyebilir. Panik atak sırasında kişi mantıklı düşünemez ve her an ölecekmiş gibi bir korkuyla yaşamaya başlar. Panik atak, bir takım bedensel ve duygusal belirtilerin eşlik ettiği yoğun bir kaygı hali olarak ortaya çıkar ve çocuklarda çarpıntı, titreme, ağlama, nefes alamama, terleme, korkma, annenin yanına yapışma gibi belirtiler gösterebilir. Çocuklarda görülen panik ataklar genellikle bir stres ve korku durumunda tepki olarak ortaya çıkar. Panik atak geçiren bir çocuk sürekli huzursuz ve gergin olabilir, her an kendisine zarar gelecekmiş gibi korkabilir ve zamanla evden dışarı çıkmak istememe gibi davranışlar sergileyebilir, hayatı tamamen değişebilir.

Gençlerde ve Çocuklarda Panik Atak Belirtileri:

– Kalp çarpıntısı
– Yoğun korku ve endişe
– Ölüm korkusu
– Nefes darlığı
– Kontrol kaybı korkusu
– Titreme
– Bulantı
– Sersemlik hissi veya bayılacakmış hissi
– Üşüme veya sıcak basması

Ebeveyn olarak yaşanan süreçlerde:

Çocuğunuzun yaşadığı korku, endişe veya panik durumunda onu suçlamayın ve eleştirmeyin. Çocuğunuzun korku, endişe veya panik belirtilerini küçümsemeyin (“korkaklık yapma, gereksiz kaygılanıyorsun, istesen korkmayabilirsin” gibi). Sizinle paylaştığı tüm duygu ve düşüncelerini yargılamadan kabul edin ve onu dinleyin. Yaşadığı yoğun korku durumu için destek alırken, çocuğunuza bu durumu birlikte çözeceğinizi ve onun yanında olacağınızı iletişim kurarak ona iletin. Çocuğunuzun tedavi sürecinde sabırlı ve olumlu bir yaklaşım içinde olun. Çocuğunuzla iletişiminizi kuvvetli tutarak paylaşımlarda bulunmaya devam edin. Çocuğunuzun hayat kalitesini arttırmak adına mutlaka profesyonel destek alın.

SİNEM ERUSTA UZMAN PSİKOLOG/ AİLE DANIŞMANI

Adres: Barış Mahallesi Karadeniz Caddesi No: 7 Aslan Residence Kat:2 Daire:27

Beylikdüzü/İstanbul

0552 491 99 27

 

Yaz
Bireysel, çocuk, ergen ve çift psikoloğu, Wisc-4 ve Cas Testi